Kadınlar küreselleşme pençesinin farkında mı?

Nazife Şişman’ın Küreselleşmenin Pençesi İslam’ın Peçesi kitabını yıllar önce okumuştum. O zamanlar başörtü sorunu sıcak bir gündemdi. Kitap başörtüsü konusunu müslüman bir kadının küresel sistem ve kapitalizmle olan ilişkisiüzerinden değerlendiriyordu daha doğrusu eleştiriyordu. Başörtülüler belki pek çok izm’i yendi ama neoliberalizmde tökezledi.

Başörtü takan birinin sembolik manada bir saf tuttuğunu düşünmek gerekir. Ama bu saf en çok da küresel dayatmalara karşı olmalıdır. Bu karşı koyuş başörtüsünün taşıdığı referanslar nedeniyledir. Ve bu anlamda evet, başörtü takmak politik bir duruştur. Bugün geldiğimiz nokta bu duruştan ne kadar uzakta olduğumuzu gösteriyor. Küresel dayatmalar, neoliberal paradigmalar ve kapitalist kabuller bizim “ama”larımız oldu.

Sadece başörtülü olmak da değil bugün bu duruşu bütün kadınların takınması gerektiğini de söylüyor kitap. Çünkü kadın bedeni her zaman araçsallaştırıldı, başörtülü veya değil. Kadın bedeninin günümüzde oldukça “soft” bir kullanıma sokulması kadınları rahatsız etmiyora benziyor ne yazık ki.

Şunu demek istiyorum;

Ne kadar kapitalist bir marka olursa olursa olsun eğer sektörel bazda kadın istihdamının düşüklüğünden bahsederek bunu kamu spotu yapıyorsa kadınlar bu markayı övebiliyor. Bu markanın küresel çapta neden olduğu zaiyat, umurlarında bile olmuyor. Çünkü meseleyi şu an ki popülist kadın hakları söylemine indirgiyorlar. Geçenlerde sözüm ona feminist paylaşımlar yapan biri sırf sözünü ettiğim “reklam” kampanyasından ötürü Coca Cola’yı alkışlıyor. Ona ne kadar minnettar olduğunu haykırıyor. Bunun bir “reklam” olduğunu göremeyecek kadar kapitalizme uzak, bunun hegemonik bir tuzak olduğunu fark edemeyecek kadar ideolojik körlük yaşıyor.

Tek tek örnek vermeye bu yazının dar imkanları yetmez ama küresel markaların nasıl bir ekonomik sömürü pazarı haline geldikleri, emek sömürüsünü nasıl kolaycacık işledikleri bugün basit bir arama motoruyla bile öğrenilecek bir bilgi. Ama örneğin Nike’ın kadın gücünden bahseden bir reklamı bizim gözlerimizi boyamaya yetiyor. Neden? Çünkü o markanın Uygur Türklerinin emeklerini sömürerek nasıl zenginleştiğini göremiyoruz.

Bu hassasiyeti kavramak için8 Mart’ın neden kadınlar günü olarak kutlandığını da unutmamak gerekiyor. 8 Mart 1857’de New York’taki bir tekstil fabrikasında grev yapan işçilere müdahale eden polis fabrika kapılarını işçilerin üzerine kitledi. Fabrikada çıkan yangında mahsur kalan 120 kadın işçi yanarak öldü.

Yaptıkları “feminist” çalıştayları küresel fonlar sayesinde gerçekleştiren kadınlar o fonların başka hangi kadınların hayatını çaldığını da bir zahmet araştırsın. Müslüman kadın buluşmalarını da bu eleştiriden muaf tutmuyorum. Entelektüel hazlarımızı tatmin edeceğiz diye harcanan milyarca paranın kaç kadının hayatını kurtarabileceğini hesaplamak zorundayız. 

Bugün pek çok marka bir zamanlar yok saydıkları başörtülülere şimdi reklamlarda “farklılıklarımız zenginliklerimizdir” adı altında yer veriyor. Bu kabullenmenin tek sebebi var o da muhafazakarların tüketici zemininde çok büyük paya sahip olmalarıdır. İdeal sözler falan onlar tamamen -ekran diliyle söylersek- reklam kokan hareketlerdir yani.

O halde;

* Başörtülü veya değil her kadının önce küresel dayatmalara karşı bir duruş gerçekleştirmesi gerekiyor. Çocuklarımızı da bu bilinçle yetiştirmeliyiz. 
* Sistemin jargonu, kavramı dönemseldir; evrensel ilkelerle ilgilenmek zorundayız.
* Şiddetin her türlüsüne, ayrım yapmadan, topyekun karşı çıkmalıyız. Bizim “şiddete hayır” çalışmamıza sponsor olan bir marka öte yandan fakir halklara “ekonomik şiddet” uygulamamalı örneğin.

Pek çok konuda bize tartışma, sorgulama ve soru sorma imkanı tanıdığı için feminizmi önemsiyorum. Bu yazıdan feminizme karşı olduğum değil, kadın söyleminin piyasa şartlarına nasıl uygun hale getirildiği anlaşılmalıdır. Yoksa hegemonik söyleme karşı duran çok sayıda feminist de var elbette. 

Kadın’dan söz açınca meseleyi özetlemek de toparlamak da bir hayli zor. Ama bu yazıda meselenin sadece kapitalizmle, neoliberalizmle alasına değinmek istedim. Bu hatırlatma oldukça mühim. Çünkü küresel kapitalist piyasanın kadın söylemine itiraz ettiğimizi bilsinler istiyorum. Bunu ıskalayan sözüm ona feministlerin samimi olmadıklarını, sadece kendi canlarının istediklerini yapabilmenin ekonomik yolunun açılmasını önemsediklerini bildiğimizi bilsinler istiyorum. 

Vesselam…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir