Yalnız değilsin, okumak çoğaltır
Yapılan çağrılara uyarak evde kaldığımız bu günlerde yapılacak en iyi şeylerden biri kitap okumak. Bir şekilde sakin bir ortam bulmayı başarabildiyseniz kendinizi sayfaların sürükleyici dünyasına bırakabilirisiniz.
Kitap okumak sanıldığı gibi yalnız yapılan bir eylem değildir. Herşeyden önce bir kitabı okumak onu yazanla bir diyaloğa girmeyi zorunlu kılar. İlk sayfayı çevirdiğiniz andan itibaren yazarla çay içmeye başlamışsınızdır. Hele bir de kurmaca bir metin okuyorsanız karakterlerin nasıl dört bir yanınızı sardığınızı göreceksiniz. Bu anlamda bir kitabın sayfalarına bakmak bir insanın yüzüne bakmak gibidir, asla yalnız değilsinizdir.
Okuduğumuz kurmacada karakterlere yeterince eğilebilir ve onları anlayabilirseniz okumanın nasıl çoğaltıcı bir gücü olduğunu da pek ala anlayabilirsiniz. Karakterlere konuşmaya, onlarla kavga etmeye başlarsınız örneğin. Hayal yetiniz el verdiğince karakterlerin ete kemiğe bürünüp sofranıza geldiklerini ve artık benzer eylemleri beraber gerçekleştirdiğinizi fark edersiniz.
Sadece yazar ya da karakterlerle değil okurlarla da bir araya gelirsiniz. Bir kitabı okuduğunuzda onu okuyan tüm okurlarla da hayali bir masanın etrafında diziliverirsiniz. Daha önce okumuşlar, şu an okuyanlar ve gelecekte okuyacaklar bir masanın etrafındadır. Bir araya gelip kitap kritikleri yaptığınız yahut roman karakterlerini çekiştirdiğiniz arkadaş sohbetlerini düşünün.? O halde bir kitabı okurken nasıl yalnız olduğunuzu düşünebilirsiniz ki?
Okumak çoğaltır çünkü çünkü bir kitaba başladığınızda ve bitirdiğinizde siz aynı siz değilsinizdir. İlk kapak ile son kapak arasında yeniden bir siz doğar. Bu durumu fark edelim ya da etmeyelim bu böyledir. Özellikle de kurmaca bir kitapta hem siz hem de okuduğunuz karakterler yeniden ve yeniden değişir. Sizin gözünüzde sizin yargılarınızla yeniden doğan karakterler de çoğalmıştır artık.
Bir okur olarak oturduğunuz kitabın başından bir yazar olarak kalkarsınız. Çünkü her okuma edimi bir kitabın yeniden yazılmasından başka bir şeye hizmet etmez. Başlangıçlar her ne kadar aynı kalsa da sonlar tekrar tekrar yazılabilir. Okumak bu sonları çoğaltır çünkü gerçek hayat, adına “kader” dediğimiz, sınırlayamadığımız türlü varyasyonlarla doludur.
Edebiyat sizi, gerçek hayatta karşılaşamayacağınız kadar çok hayatla tanıştırır ve gerçek hayatta asla gidemeyeceğiniz kadar uzaklara götürür. Tanımadığınız, belki de hiçbir zaman tanıyamayacağınız hayatlarla karşılaştırır sizi. Yahut çok iyi tanıdığınızı iddia ettiğiniz hayatları sorgulatır sil baştan. Bir sürü karaya ayak basar, göklerde uçar; derin okyanuslarda kıtalar aşarsınız. Dünyanın topografisini çıkarıp avuçlarınıza bırakır. Hatta daha da ileri giderek, olmayan âlemlere seyahat etmeye ve olmayan kişilerle tanışmaya da imkan sunar. İşte size bi dünya insan! Hâlâ kitap okurken yalnız olduğunuzu düşünüyor musunuz?
Yaşadığınız şeyi isimlendirmek mühimdir. İsimlendirmek onu anlamanın evvel adımlarından biridir çünkü. Adına ne derseniz deyin bu günlerde dışarısı tehlikeli olduğu için evdesiniz. Korona yüzünden kendinizi kitaplara vermiş olabilirsiniz. Okuyarak dışarının tehlikelerini unutmaya ve kendi konfor alanınızın sürekliliğini sağlamaya çalışabilirsiniz. Ama unutmayın mevcut acıdan/tehlikeden kaçmak değil ona karşı bilenmek için okumak şart.
Ayşenur Narboğa