Her biri farklı bir İslam ülkesinden seslenen 9 İngilizce kitap
Müslüman coğrafyası maalesef savaş, acı ve yoksullukla gündeme gelir hep. Oysa tüm bu zorluklar ve felaketler kadar bu coğrafyanın kendi gündemini de yakalamak zorundayız. Her bir ülkenin farklı kültürünü, meşgul oldukları sanatı ve edebiyatı, İslam’ı yaşama biçimini, kendi yerel sorunlarını, ekonomik ve sosyal durumlarını, yaşadıkları sorunları çözme formüllerini vs. gibi başlıklar altında Müslüman coğrafyayı daha yakından tanımamız gerekiyor. Bu gereklilik bizi aynı paydada birleştiren inancın bir emri olduğu kadar tüm dikkatimizi Batılı söylem ve hikâyelere vermemizi de engeller. Türkiye “ümmet” tartışmalarının en çok yapıldığı ülkelerden biridir ancak mevcut çocuk ve gençlik yayıncılığına baktığımızda bize yeterli bilgiyi ve samimiyeti sunacak bir literal zenginlikten mahrumuz. Bu sayımızdaki kitapların hepsi İngilizce ve umarız her biri kısa sürede Türkçe’ye çevrilir. Ve telif eserler üretmek için de motive eder. Böylece İslam coğrafyası ve tarihi hakkında daha bilinçli ve daha ümitvar bir nesil imkânı yakalama fırsatına kavuşuruz.
Hayırlı okumalar…
THE CAT MAN OF ALEPPO
Halep’te yaşayan Muhammed Ali El-Celil’in gerçek yaşamını anlatan bu 40 sayfalık kitap, savaşın orta yerinde bir insanın nasıl büyük bir etki yapabileceğini göstermesi açısından kıymetli bir eser. Neşe ve mutluluk dolu hayatı savaşın çıkmasıyla bir anda değişir Muhammed’in. Savaştan kaçmayı değil ambulans şoförü olarak çalışmayı tercih eder. Savaş şehirleri yerle bir etmektedir ve şehirlerin kedilerden başka sakini kalmamış gibidir. Muhammed Ali de kedilere su ve yiyecek götürmeye başlar. Bakmaya başladığı kedi sayısı tek başına baş edemeyeceği kadar artınca durumu etrafına yaymaya karar verir. Gelen destek ve yardımlar sayesinde kedilerin yaşayabileceği bir bina satın alır. Savaş yüzünden şehri terk edenler kedilerini bu binaya bırakmaya başlar. Muhammed Ali sadece kedileri değil çocukları da düşünen biridir. Onların güvenle oynayabileceği bir park yapar ve onların temiz su içebilmesi için bir kuyu açar. Savaşın ağır şartlarında bile yaşama, umuda ve doğaya sımsıkı tutunmanın imkânına dair gerçek olan bu hayat hikâyesi ile tüm çocukların tanışmasını dileriz.
ALIA’S MISSION – SAVING THE BOOKS OF IRAQ Basra Kütüphanesi çalışanı Aliya Muhammed Bakır’ın gerçek hayat hikâyesini anlatan bu çizgi roman türündeki 32 sayfalık eser 2003’deki Irak Savaşı sırasında 30 bin kitabın kurtarılışını anlatıyor. Savaş başladığında yetkililere endişelerini dile getiren ve kitapların başka bir yere taşınması için izin isteyen Aliya olumsuz bir geri dönüş alır. Bu ret cevabına rağmen vazgeçmez ve her gün şalının altına, arabasının içine sakladığı kitapları evine getirmeye başlar. Kitapların taşınma işi çok yavaş seyretmektedir ve evinde de daha fazla yer kalmamıştır. Yağmacılar kütüphaneden birkaç bir şey almaya başladığında Aliya, kütüphanenin yanındaki restoran dükkânından yardım ister. Kitaplar hızla dükkâna taşınır. Ancak sonunda işgalciler kütüphaneyi ateşe verir. Haberi duyan Aliya üzüntüsünden felç geçirir. Şükür ki yeniden sağlığına kavuşur. Kütüphanede yanan kitapları engelleyemese de 30 bin kitabı kurtaran bir süper kahramandır artık.
THE GREEN DINOSAUR UMBRELLA
Dinozor şeklindeki yeşil bir çocuk şemsiyenin merkezde olduğu 36 sayfalık bir hac hikâyesi anlatılıyor bu kitapta. İbrahim hacca gideceği için oldukça heyecanlıdır ve kolay fark edilmek için dinozor modelli yeşil bir şemsiye alır. Tavaf esnasında babasından ayrılınca şemsiye sayesinde yeniden babasını bulur. Daha sonra sıcağın altında oturan yaşlı bir adam görür ve kendisinden daha çok ihtiyacı olabileceğini düşündüğü için şemsiyeyi yaşlı adama verir. Daha sonra bu şemsiye kendisine ulaşan insanların iyilik dolu kalbi sayesinde pek çok insanın eline geçer. İbrahim veda tavafının ardından babası için Kur’an-ı Kerim almaya gittiğinde rafların altında yeşil şemsiyesini görür. Yeniden dinozor şeklindeki şemsiyesine kavuştuğu için çok mutlu olur. Cömertlik, iyilik ve yardım değerlerini renkli hac çizimleriyle anlatan çok eğlenceli bir kitap.
SOLAR STORY
Dünyanın en büyük güneş enerji santraline sahip Fas’ta geçen 40 sayfalık bir bilim ve yaşam öyküsünü ele alan bu kitap, küçük bir kız olan Jasmine’nin gözünden yerel ve küresel sorunlara da mercek tutuyor. Jasmine ve arkadaşı Nadia, yüksek Atlas dağları ile çevrili Sahra Çölü’nde yaşarlar. Yaşadıkları bölge her zaman çok güneşlidir. İki arkadaş santrale gidip gelen kamyonlar ve güneş enerjisi hakkında konuşmayı çok severler. Jasmine’nin yaşadığı bu sıcak yerde hayvan güden insanlar, fırında ekmek pişiren kadınlar ve santralde çalışan işçiler vardır. Oysa sınıftaki çocukların aileleri daha teknolojik ve zengin bir hayat sürer. İki yaşam arasındaki fark çok açıktır. Sürdürülebilirlik hakkında derslere başlayan sınıf öğretmeni, çocukların güneş enerjisiyle ilgili pek çok bilgiyi sahada öğrenmelerini sağlayacaktır.
FATIMA AL FİHRİ
Rengârenk çizimlerle dolu 16 sayfalık bu kitap, 9. YY’da Fas’a gerçekleşen Endülüs göçüyle birlikte artan nüfusun ibadet ve ilim ihtiyacını karşılamak için Kayrevan Camii’ni yaptıran Fatıma el-Fihri’nin hayatını anlatıyor. Kitap ilk olarak Fatıma’nın öğrenmeye olan tutkusuyla başlıyor. İnsanlardan ve kitaplardan öğrenmeyi çok seven Fatıma her gün yeni şeyler öğrenmek için camiye gider. Burada yeni bilgiler edinmenin yanı sıra yeni insanlarla da tanışır. Yıllar sonra büyüdüğünde ayette geçen “ikra” ifadesinin öğrenmenin sadece bilgi edinmek değil öğrenilenlerin paylaşılması anlamına geldiğini düşünür ve bu sebepten bir cami yaptırmaya karar verir. Kitap, Fatıma el Fihri’nin hayatıyla ilgili çok fazla detay içermiyor. Ancak İslam tarihinde caminin yeri ve kadınların durumuna dair önemli ipuçları barındırıyor.
THE BEE TREE
Malezya’daki bal toplayıcılığını konu edinen 40 sayfalık bu eser aynı zamanda bir çocuğun büyüme serüvenini anlatıyor. Hikâye, çocuğun büyükbabasından her yıl tualang ağaçlarından bal toplamaya nasıl gittiğinden bahsetmesiyle başlıyor. Bal toplama lideri Dede Pak Teh bu zorlu bal toplama işinin tüm yöntemlerini ve bir ormana girmenin tüm inceliklerini anlatır. Yaşlandığını düşündüğü için artık birisinin bu bal toplama liderliğini devralmasını ister. Bu kişi Nizam’dır. Nizam ve Pak Teh günde beş vakit namaz kılarak ve yağmur ormanlarında deneme tırmanışları yaparak beraber bol vakit geçirirler. Malezya Müslümanlarının yaşamına, yağmur ormanlarına ve bal avcılığına dair ilgi çekici bir eser.
WHEN STARS ARE SCATTERED
264 sayfalık bu çizgi roman çalışması mülteci kamplarında yaşanan zorluk ve sıkıntılar kadar umudun, sevginin ve yaşama tutunmanın gücünü de anlatıyor. Kenya’daki Dadaab mülteci kampında yaşayan Ömer Muhammed ve kardeşi Hasan’ın trajik hikâyesi tüm mülteci kampında yaşayanları anlamamız için büyük bir fırsat sunuyor bize. Somali savaşında babaları ölen ve savaştan kaçarken anneleri kaybolan bu iki küçük çocuk yaşamın zorlukları kadar iyilik dolu yüzüyle de tanışıyor. Kamptaki pek çok çocuğu evlat edinen Fatma Anne kitaptaki güçlü karakterlerden biri ve BM mülakatından geçemediği için Ömer ve Hasan’dan ayrılmak zorunda kalıyor. Kitabın çocuklar açısından ağır sayılabilecek diğer bir yönü de henüz çocukken evlendirilen ve bir bebeği olan kız çocuğunun hazin öyküsüne yer veriyor olması. Bunun gibi daha pek çok hayat bu çizgi romanda yerini bularak mülteci kamplarının resmini olabildiğince iyi çizmeye çalışıyor.
GUANTANAMO VOICES
Gazeteci Sarah Mirk, 11 Eylül’ün ardından “terörle mücadele” adı altında Amerika’nın Müslüman avına çıktığı ve yüzlerce Müslümanı ağır işkencelerle, haklarında hiçbir delil olmaksızın mahkûm ettiği Guantanamo Hapishanesi dosyasını yeniden açıyor. İçlerinde CIA elemanı, avukat ve mahkûmların yer aldığı on kişiyle yaptığı röportajlar dehşet dolu hapishaneyi bir kez daha hatırlamamızı sağlıyor. 208 sayfalık çizgi roman şeklinde hazırlanan kitaptaki her bir kişinin hayatını farklı bir illüstratör resimliyor. Basit, siyah-beyaz sorular sormaktan ziyade bu çalışma, Guantanamo’nun dünyamızı nasıl şekillendirdiğine dair derin, dinamik ve samimi bir anlayış oluşturmak için çizgi roman ortamını kullanarak hâlâ devam etmekte olan tarihi belgelemeye çalışıyor.
UNICORN RESCUE SOCIETY – THE SECRET OF THE HIMALAYAS
Fantastik bir serinin Pakistan kısmını ele alan bu kitap Müslüman yan karakterlerin yer aldığı, efsanevi tek boynuzlu atları bulma ve koruma çabasını anlatan 208 sayfalık bir eserdir. Elliot ve Uchenna okuldaki gizli “tek boynuzlu atları kurtarma kulübü”nün üyeleridir. Bir gün bir gazetedeki haber üzerine tek boynuzlu atları kurtarma serüveni başlamış olur. Çocuklar, Jersey ismindeki ilginç bir yaratıkla birlikte Pakistan’ın Himalaya Dağları bölgesine giderler. İniş sırasında Velid ismindeki Pakistanlı bir çocukla karşılaşırlar. Velid onları kültürel ve dinî bir gelenek anlayışı olan misafirperverlik gereği büyükannesinin evine götürür. Yemek esnasında çocukların neden Pakistan’da bulunduklarını dinleyen Velid onlara aradıkları Amerikalı Gözcü’yü bulmaları için yardım edeceğine söz verir. Gözcü, o bölgede tek boynuzluların peşine düşmüş bir kaçakçıdır. Macera, aksiyon ve fantastik öğelerle dolu bu roman, dinî ve kültürel sembolleri başarılı bir şekilde kullanan, akıcı bir dile sahip, keyifli bir ilk gençlik eseri.