Çocuk Edebiyatı ve LGBT

Önce birkaç haber:

Yayınlandığı günden bu yana ilk kez kapağında bir trans birey ile okur karşısına çıkan National Geographic “Cinsiyet Devrimi” adını verdiği dosya konusunda çocuklarla LGBT üzerine konuşmuştu. Kapak görselinde yer alan Avery Jackson dört yaşında cinsiyet değiştirmeye karar vermiş bir çocuktu. Erkek olmaktan kurtulan (!) Jackson, “Kız olmanın en iyi yanı, artık erkek taklidi yapmak zorunda olmamam.” ifadelerinde bulunmuştu. Dergi dünyanın pek çok ülkesinden 9 yaşındaki çocuklarla cinsiyet ve translık üzerine başka röportajlara da yer vermişti.[1]

154. sayısında Kaos GL Dergisi’nin dosya konusu “çocuk” idi. Çocuk olmak, çocuk hakları gibi konuların yer aldığı dergide LGBT’li çocuk ve gençlerin deneyimlerine yer verildi. Ailenin “antisosyal bir kurum” olduğu fikri üzerinden toplumsal sınıf ve cinsiyet rolleri eleştirildi. Çocukların cinsiyet haklarından ve cinsel tercihteki özgürlüklerinden bahsedildi. Derginin çizimleri Tarlabaşı Toplum Merkezi’ne katılan çocuklara ait. Merkez uzun zamandır çocuk hakları üzerine yürüttüğü çalışmalarda LGBT’yi de işliyor.

LGBT Aileleri İstanbul Grubu olan LİSTAG çocukları LGBT olan ailelerin dayanışma amaçlı kurduğu bir platform. “Benim Çocuğum” belgeselinde yer alan ailelerden biri çocuğunun cinsel tercihini, doktorun “Bu bir varoluş şekli, hastalık değil.” açıklaması üzerine nasıl kabul ettiğini ve sonrasında da erkek çocuğunu ameliyatla kıza çevirme kararını anlatıyor.[2] Çocuklarını “kızım” yahut “oğlum” diyerek değil sadece “çocuğum” diyerek sevdiklerini söyleyen bir grup aile…

New York’taki Desmond Napoles, 5 yaşından beri Barbie bebeklerle oynamayı çok seven, hep prenses elbiseleri giymek isteyen, kız gibi davranmayı seven ve şu an artık bir trans olan on yaşında bir çocuk. Terapistin bu doğal (!) durumu destekleme önerisi üzerine aile Desmond ile birlikte bundan sonraki yıllarda onun LGBT mücadelesinde aktif yer aldı. Desmond, uluslararası LGBT platformlarının çocuk yüzü olarak meşhur edildi.[3]

Gerek şiddet gerek nefret ayrımcılığı gerek feminizm konuşmalarının bir yönü cinsiyete geliyor ve isteyenin istediği gibi yaşayabildiği bir dünyanın, tüm sorunları ortadan kaldıracağı varsayılıyor.

Türkiye, bu konuda son yıllarda ciddi bir imtihan veriyor. Sosyal medya ortamlarından LGBT konusu düşmüyor; ama LGBT’yi açıkça savunanlardan ziyade bu zihniyete zemin hazırlayan yapının daha etkili olduğunu söylemeliyiz. Düşünce dünyamızı şekillendiren kavramlarla bu zeminin oluşturulmaya çalışıldığı çok açıktır.

Bu kavramlar daha çok kadınların da erkeklerin de özgür olduğu ve istedikleri şeyi yapabilecekleri fikrinden besleniyor. Özgürlük başat kavram ve herkesin sıkıştığında ilk önce sığındığı en sağlam kale! “Bana kimse ne yapacağımı söyleyemez.” argümanı kendi özgürlük sınırlarını belli ettiği gibi her türlü yaşamın mümkün olduğunu da ileri sürer. Günlük hayatta dışarı çıkan ortalama her vatandaşın çok rahat gözlemleyebileceği kıyafet değişimleri de bu özgürlük ve cinsiyet formlarının başka bir yüzü. Ekranların giyim programlarında otorite kabul edilen trans eleştirmenler, size nasıl daha iyi giyinmenizi yani aslında nasıl düşünmeniz gerektiğini söylüyor. Cinsiyet eşitliğini savunan hatta bazen cinsiyet ayrımlarının gereksiz olduğu ve türler arası ayrım yapmamayı savunan bazı feminist yaklaşımlar da epey etkili. Edebiyatta da bu alanda çok güçlü bir temsil alanı yakalayan LGBT lobisi, yarışmalar düzenleyerek bu grubun temsil alanını daha fazla görünür kılmayı hedefliyor.[4] Yurtdışında pek çok ülkede romanlar bu konuya eğliyor hatta neredeyse bu konuyu işlemek moda oldu. Ülkemizde de bu alanla ilgili literatür epey genişliyor.[5]

Çocuk Edebiyatında LGBT

Çocuk edebiyatında yetişkin edebiyatında olduğu kadar rahat ele alamıyorlar bu konuyu. Hassas ve pedagoji gerektiren çocuk edebiyatı alanı LGBT gibi bir konuyu Türkiye’de çok aleni işleyemiyorlar. Ancak kimi kitaplarla ülkemizde LGBT farkındalığının oluşturulmaya başlandığı da aşikâr.

Önce yurtdışı örneklerini inceleyelim. En çok okunan 20 LGBT çocuk kitabında gay onur yürüyüşünün ilk örneği, kendini denizkızı gibi hisseden Julian’ın hikâyesi, kendisine tercihinden dolayı saygı duyacakları Mars’a giden siyahi çocuğun hayali yolculuğu, iki eşcinselin nasıl da toplumu inşa ettiğini anlatan mücadelesi, iki anneli ve iki babalı aileler gibi kurgular yer alıyor. Örneğin “Ben Jazz” isimli kitapta iki yaşındaki bir erkek çocuğun kendi bedeninde bir kızın beynini taşıdığı ifadesi yer alıyor.[6]

Ülkemizde bu şekilde aleni yazılmış kitap sayısı çok az. Muhafazakâr ülkelerdeki direnç biraz daha fazla olduğu için öncelikle “kadın” üzerinden geliştirilen bir söylem var. Dinimizde de emredildiği üzere kadınların hak ettikleri adil yaşama kavuşması, her türlü norm karşısında eşit kabul edilmesi ve bir özne olarak varlık sahnesindeki hak ettiği yeri almasını elbette ki destekliyoruz. Yüzyıllardır sadece ülkemizde değil tüm dünyada hiç azalmadan süregelen ataerki, zulme varan uygulamalarıyla mücadele edilmesi gereken bir düşüncedir. Bu konuda referans alınan İslâm’ın kaidelerinin iyi anlaşılmalı ve fıtrat gerçeği unutulmamalı diye düşünüyoruz.

Son yıllarda çokça artan kadın biyografilerinin yer aldığı çocuk kitaplarında sözü edilen kadınlar bu konuda nerede duruyor? Sürekli olarak kız çocuklarına “tabuları” yıkmaları söylenerek hak ettikleri adaleti tesis etme çabası acaba nerelere varıyor? Tüm bu çaba adalet savaşı mı yoksa fıtrata karşı açılmış bir savaş mı karar vermek gerekiyor.

Tüm dünyada kısa sürede onlarca baskıya ulaşan ve ülkemizde de yüksek rağbet gören “Asi Kızlara Uykudan Önce Hikâyeler” kitabında feminist terminoloji çok etkin kullanılmış. Kitapta çeşitli alanlarda başarı yakalamış güçlü kadın isimlerine yer verilirken bir de bir ilkokul öğrencisinin hayatı ekleniyor. Coy Mathis[7] adındaki bu öğrenci, ailesine; “Ne zaman doktora gidip beni kız yapacağız?” diye soran bir erkek çocuğudur. Doktor, Coy’un bir erkek bedenine sahip; ama içinde bir kız çocuğunun var olduğunu söyleyerek onun transseksüel olduğunu aileye açıklar. Okulun kızlar tuvaletini kullanmak isteyen Coy çeşitli sorunlar yaşar ve mahkemeye taşınan konu Coy’un lehine sonuçlar. Evde ailecek yapılan kutlamada pembe pasta yenir. Bir başarı hikâyesi olarak Coy’un yaşamı bu kitapta kendine yer bulur.

Yapı Kredi Yayınları’nın “Kız Çocuk Hakları Bildirgesi” ve “Erkek Çocuk Hakları Bildirgesi” isimli kitaplarında da kız ve erkek olmanın hiçbir kalıba sokulmaması gerektiği, isteyenin istediği hayatı yaşayabileceği, zevklerin ve yaşamın tartışmaya kapalı olduğu gibi mesajlar yer alıyor. Çocuk Şehri 8. sayısında yer verdiğimiz ayrıntılı değerlendirmede bu kitapların homofobik düşünceyi ortadan kaldırmayı ve kuir düşünceyi yaygınlaştırmaya çalıştığını söyleyebiliriz. Çocuk kitapları dergisi İyi Kitap’ın Toplumsal Cinsiyet isimli dosyasında Pippi karakterinin anarşist feminist açıdan önemi yer alıyor.[8] Yine aynı derginin Ekim 2018 dosyasında “Dilediğiniz Kişiyi Sevin!” başlığı ile Safter Korkmaz, “İki anne ya da iki baba ile çocuklarının resmedildiği aile tabloları bir hayli ezber bozacak.” ifadesiyle YKY’nin serisi olan Anne Hakları Bildirgesi ve Baba Hakları Bildirgesi’ndeki mantaliteyi savunuyor.[9]

LGBT alanında kitaplara listesinde yer veren Güldünya Yayınları’nın “Küçük Feministin El Kitabı” küçüklere feminizm kitabı olarak üst üste birkaç baskı yaptı. Yayınevi, geçtiğimiz ay Morris Micklewhite ve Turuncu Elbise” isimli bir kitap yayımladı. Kitapta süslenmeyi ve elbise giymeyi çok seven küçük bir erkek çocuğunun hayatı anlatılıyor.[10]

Son zamanlarda Frida Kahlo ismini duymayan yoktur. Hakkında en çok çocuk kitabı yazılan kadın karakter herhâlde Frida Kahlo’dur. Peki, Frida bu ününü neye borçludur? Yaşadığı korkunç trafik kazasının ardından yaşam mücadelesi veren Frida, uzun yıllar hastane yatağına bağlı yaşamak zorunda kalır. Hastane odasında yatağının tam üstüne, tavana ayna taktıran Frida, bu yolla başarılı otoportreler çizer. Resimde oldukça başarılı olan Frida, bir azim ve sanat öyküsünün başkahramanıdır. Çocuk kitaplarında bu hâliyle tanınan Frida, hayatında birkaç kez evlilik yapmış, evli olduğu sıralarda birkaç kişiyle eşini aldatmış hatta eşcinsel ilişkiler yaşamış biridir. Bundan sonra çoğu kadınlarla olmak üzere Frida’nın yaşamında birçok cinsel ilişkiye tanık olunur.[11] Anarşist-feminist Frida, duygu dolu sözleri, varoluşçu ifadeleri ve sanatıyla olduğu kadar bu cinsel hayatıyla da çok konuşulan bir isim olur. Bugün bu kadar revaçta olan Frida Kahlo yüceltmesi ile ne amaçlanıyor dersiniz? Frida’nın hayatını ilk Nota Bene Yayınları’ndan okudu çocuklar. Bunu daha sonra diğer yayınevleri takip etti.[12]

LGBT: Aile ve Din Mücadele Edilmesi Gereken İki Kurumdur

LGBT gruplarının genelde karşı durduğu iki kurum vardır. Biri din diğeri aile. Din ve aile onlar için yıkılması gereken tabulardır. Din muhafazakâr yapısı ile belli kalıpların korunması gerektiğini söyler, aile de dinî ve ulusal değerleri korumak için en başat formdur. LGBT zihniyetindeki çoğu kişi ailede yani özel alanda yaşanan baskı, zorlama, şiddet ve taciz gibi durumlar nedeniyle aile kurumuna olumlu yaklaşmaz. Toplumsal cinsiyet rolleri en başta ailede geliştiği için bu kurumun yok edilmesiyle özgür ortamın doğacağını düşünürler.[13]

Bilinci Okuyan Yeni Tür

Ocak 2018’de Davos’ta konuşan Harari[14] ilginç şeyler söylüyordu. Harari’ye göre gelecekte insan türü sona erecek ve yeni bir tür ile karşılaşacağız. “Beden, beyin ve zihin” tasarımı yapabilen bu yeni tür, tüm dünyayı yönetecek. Gelecek, “verilere” sahip olan bu türlerin egemenliğinde devam edecek. Dolayısıyla veriyi kontrol edebilen, tüm yaşamı da kontrol edecek.”

Verilere sahip olmak ve onu kontrol etmek, biyolojik algoritmaları çözmekle mümkün. Yeni dünyanın bunu başardığını söyleyen Harari, “10 ya da 20 yıl içinde herhangi bir gence, algoritmaların, bu durum ne kadar hassas olsa bile, tam olarak ne olduğunu ‘gay ya da değil’ spektrumu içinde söylediğini bir düşünün. Algoritma göz hareketlerinizi, kan basıncınızı, beyin faaliyetlerinizi takip edip size kim olduğunuzu söyler.” ifadeleri ile cinsiyet kimliklerinin epey bir bozulacağının da sinyalini veriyor. Şimdilik sadece internet üzerinden kişileri kontrol edebilen bu sistem çok yakında reel ilişkilerde de egemen olacak.

Harari’den devam edelim: “Örneğin, sizin cinsel yöneliminizi, sizi sizden daha iyi bilen infotek ve biyotek karışımı bir makine size söyleyecektir ve makinenin söylediği sizin söylediğinizden daha kesin ve dolayısıyla daha güvenilir olacaktır ve siz bu makinenin sizin hakkınızda vereceği karardan kaçamayacaksınız. Artık Tanrı’nın kanunları içinde hareket etmeyeceğiz. Yaşamın ve canlılığın kanunlarını biz kendimiz yapacağız.” diyerek Tanrı’ya meydan okuyan bilimin sözcülüğünü yapıyor Harari.

LGBT örgütleri küçük bir azınlık olmalarına rağmen tüm dünyada nasıl bu kadar etkili olmayı başarıyorlar?” sorusunun cevabı da işte burada yatıyor: Yapay zekâ, düşünceleri okuma, insan klonlama, genetik müdahale gibi yeni bilimin söz sahibi olduğu alanlarda LGBT örgütlerini görmek mümkün. Bu iki mekanizma aynı projenin paydaşları.[15] Bilince hükmetmek isteyen ve kişiye yeni kimlikler bahşedecek (!) olan geleceğin bilimi, doğuştan pedofili, zoofili, nekrofili durumlarını mümkün kılacaktır. Yahut mesela heteroseksüel bir ilişki dışında yani normal yollarla sağlanan üreme dışında başka bir üreme alanı yakalanırsa üreme ve haz iki ayrı konu olacaktır. Bunun nelere mal olabileceğini bir düşünün!

Sonuç

Gelecekte öngördükleri bu yeni dünyanın yapıtaşlarını şimdiden döşüyorlar. İnsanlar yavaş yavaş gelecekte olması planlanan bu kurguya farkında olmaksızın hazırlanıyor. Cinsel eğilim, farklılıklara saygı, özgürlük, hümanistlik gibi “tehlikesiz” görünen ifadelerle küresel dünyaya soft bir giriş yapan bu zihniyetin, planlarını son derece gizli yürüttüğünün farkına varmamız gerekiyor. Toplumu ifsat edenlerin ve fıtrata savaş açanların en büyük hedefi masumiyettir ve çocuklar en masum varlıklardır.

dipnot:

[1] http://www.nationalgeographic.com.tr/makale/ocak_2017/dokuz-yas-gozuyle-cinsiyet-/3866

[2] http://www.agos.com.tr/tr/yazi/4205/LGBT-aileleri-anlatti-oglum-kizim-degil-benim-cocugum

[3] https://www.dailymail.co.uk/femail/article-5228857/A-10-year-old-drag-queen-founded-drag-club-kids.html

[4] http://www.edebiyathaber.net/14-kadin-kadina-oyku-yarismasi-bir-dostluktan-neler-dogar-temasiyla-basladi/

[5] https://onedio.com/haber/turk-edebiyatindan-en-iyi-10-LGBT-romani-432907 ayrıca bakınız: http://www.sabitfikir.com/dosyalar/gokkusagi-altindaki-edebiyat

[6] https://medium.com/@katieishizukastephens/21-childrens-books-uplifting-LGBTqia-voices-history-and-culture-3b16accc4beb

[7] http://gmag.com.tr/netflix-kucuk-transseksuel-kizi-190-ulkeye-tanitacak/

[8] http://www.iyikitap.net/index.php/2016/06/01/cocuk-edebiyatinda-toplumsal-cinsiyet/

[9] http://www.iyikitap.net/index.php/2018/10/02/dilediginiz-kisiyi-sevin/

[10] http://kaosgl.org/sayfa.php?id=26812

[11] http://www.ayorum.com/haber_oku.asp?haber=4062

[12] http://www.felahkitap.com/2018/11/cocuk-kitaplarindaki-frida-kahlo/

[13] https://dusunbil.com/erkeklere-yasam-onerileri/ (Bu anlamda aile işkencenin odağıdır ve bu kurum veya yapısı yok edilmedikçe klon insanlar yetişmeye devam edecektir.)

[14] https://www.ynharari.com/

[15] http://www.islamianaliz.com/haber/mucahit-gultekinden-2053te-turkiye-nasil-bir-ulke-olacak-yazisi-bati-tarafindan-hacklenmek-65186#sthash.KNKFIh1X.i4lNSax0.dpbs

Ayşenur Narboğa

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir